Issızlığın Gerçeküstücü Dili

Ali Şimşek

Şiirden edebiyata ve resime sanatçılar, düşlere tekrar açılmanın getirdiği güçle bu yeni kıtayı keşfe çıkacaklardır; belki de Yedinci Kıtaydı bu. Andre Breton’un “otomatik yazı” tekniği rastgele çağrışımları, bir araya gelemeyecek her şeyi biçimsiz bir biçime, dile çeviriyordu. Artık saçmalama özgürlüğü de vardı; sanatçılara büyük bir özgüven veren. Gerçeküstücüler, akılcılığın ve bilimin “büyü bozumuna” uğrattığı, teknikleştirdiği yaşama, tekrar büyü kazandırmayı, yeni bir mitoloji üretmeyi düşünüyorlardı. Üstelik komünist esinler taşıyan bir mitolojiydi bu; burjuvaziyi şaşkına çeviren, saklanan cinselliği özgürleştirmeyi hedefleyen, skandal yaratan bir büyüydü istenen.  Bu anlamda insanlığın mirası olan masallar, efsaneler, gotik anlatılar, Birinci Dünya Savaşı sonrası bir dönemin kötümserliğiyle harmanlanıyor. İçinde komünist şair yazar Louis Aragon’un da olduğu birlik iyimser bir gelecek için kötümserliği örgütlüyorlardı.
 Sanata kübizmin getirdiği kolaj ve montaj yöntemi geçmişte bir araya gelemeyecek her şeyi, büyük bir özgürlükle biraya getirirken, gerçeküstücüler aynı yöntemi imgelemi özgürleştirmek, akıl ile bilinçaltını tekrar evlendirmek için kullanıyorlardı; uçuş serbest dercesine. Onların başta resim olmak üzere sanata getirdikleri en büyük yeniliklerden biri ıssızlığın, büyük kentlerin döküntü sokaklarının, bit pazarlarındaki unutulmuş nesnelerin, boşluğun içinde saklı devremce hafızayı geri çağırmak; oradan yıkıcı ve politik bir imge edinmekti. Gerçeküstücüler için modern kent boş meydanları, rutubetli kenar mahalleleri, terk edilmiş fabrikalarıyla düşleri depreştiren devrimci bir enerjiyle doludur. Unutulmuş olanları, resmi ideolojinin gizlediği küçük öyküleri, ezilenlerin geleneğini tekrar hatırlatmak... İşte büyük görev buydu...

 


 

Can'ı Gönül

Feyyaz Yaman


İştah kabartan sergi...

Elif Türkölmez


Bu Resimlerde Gördüğümüz Hangi Kent?

Emre Zeytinoğlu